2.22.2015

6

Oyunbaz - Wulf Dorn





Orjinal Adı: Dunkler Wahn
Tür: Gerilim
Sayfa Sayısı: 382
Yayınevi: Pegasus Yayınları

Hep seni düşünüyorum, yakında sen de beni aklından çıkaramayacaksın...

Nasıl söze başlamam gerektiğini bilmiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim, gerilim romanlarından uzak kalalı çok uzun bir süre oldu. Favori türüm gerilim/ polisiyedir. (King ve Grange aşığı bir kızdan beklendiği üzere) En son Leyleklerin Uçuşu'nu okumuştum ve ondan beridir başka bir kitaptan bu kadar çok etkilendiğimi hatırlamıyorum. Kafamda bir balta, beton, uçan tekme vs. etkisi yarattı!

Kitabın içine dalmadan önce biraz dışını incelemek istiyorum, çünkü bu da çok çok önemli bir unsur. Ön kapakta mavi  bir arka plan (Sanırım bir metal gibi ama tam çözemedim) ve üstünde de ölü bir kuş var. Kitabı elime alıp okumaya başladığımda gerçekten kötü bir kapak olduğunu düşünmüştüm ama kuş, hikayenin minik bir kısmında da olsa geçiyor. Kanımı donduran sahnelerden birisinde. Ama yine de bu denli iddialı bir kurguya sahip kitabın daha farklı ve ilgi çekici bir kapağı olabileceğini de düşünüyorum. Bu yüzden asıl kapağı bulmaya yeltendim ama gördüm ki yazı tiplerine kadar her şeyi aynı.

Kitabın asıl adı Dunkler Wahn. Almanca ile ilgili pek bir şey bilmiyorum (3 senedir Almanca öğrenmesine rağmen) ama Translate her zamanki gibi yardımıma koştu ve dunkler kelimesinin koyu, wahn kelimesinin yanılgı anlamına geldiğini öğrendim. Koyu Yanılgı nasıl olur da Oyunbaz olarak çevrilir aklım almıyor. Ama en azından Koyu Yanılgı'ya göre daha iddialı ve gösterişli bir isim olmuş.

Kitaba başladığım an bazı anlatım kusurları gözüme çarptı ama daha sonra bunların hepsini unuttum. Bazı sahneler öylesine içime işledi ki, gerilimin dorukta olduğu yerleri nefesim sıkışarak okudum. Kitabı bitirirken bile katilin bir yerlerden her an fırlayabileceği, açık pencereden birinin beni gözetlediği hissiyatına bile kapıldım. Hala "Biri beni mi gözetliyor?" modundayım. Bu kitap sizi paranoyaklaştıracak!

Fazla spoiler vermeden içerikten biraz bahsedeyim, arka kapağı da okusanız bu bilgileri edinirsiniz, o yüzden meraklanmayın :D

Jan Forstner isimli bir psikiyatristimiz var, kendisi hakkında yazılan bir kitaptan dolayı oldukça ünlü ve sevilen birisi. Bir gün kliniğine isimsiz bir buket gül getiriliyor. Bunun bir hayranının jesti olduğunu düşünüyor ancak daha sonra evinde bulduğu mektuplar, gizli numaradan aldığı birçok arama onu tam da belanın ortasına atıyor.

Bir kadın... Ve gözü Jan'dan başka hiçbir şeyi görmüyor. Ona sırılsıklam aşık, ancak yüzünü göstermeye cesareti yok. Onun uğruna her şeyi yapıyor, karşısına çıkan herkesi doğduğuna pişman ediyor. Sürekli bir plandan bahsediyor ancak Jan plandan haberdar değil, haberdar olduğu kadarıyla bile planda bir ilerleme kaydedemiyor.

Kadın her zaman 10 adım önde. En sonunda anlıyorlar ki, onu durdurmak gerçekten de imkansız...

Oyunbaz gerçekten çılgınca kurgulanmış bir şey. Wulf Dorn kitabın en sonunda ilhamını kendisine gelen isimsiz bir buket gülden aldığını söylüyor, alt tarafı bir buket gülden bu kurguyu nasıl çıkardı aklım almıyor.

Kurgunun işlenişi harika! Neyin nerede bahsedilmesi gerektiğini çok iyi biliyor ve aynı zamanda kafa karıştırıyor. Fark ediyorum ki yazar ortalarda bize birazcık ipucu vermiş ama ben bakmayı bilememişim, merakla bu saplantılı kadının ortaya çıkmasını bekliyordum.

En başlardan bazı karakterlerin lüzumsuzca ön plana çıkarıldığını düşündüm. Sahnelerini okudukça "Seninle ne alakası var ki şimdi?" dediğim oluyordu. Daha sonra "Demek böyle bir alakan var..." dedim ve daha daha sonra "Bu kadar da alakan olması fazla!" dedim. (Derdini anlatamayan Cansu)

Kitabın bir bölümünde Jan, Sineklerin Tanrısı kitabını eline aldı ve biraz kurcaladı. Bu satırları okurken gülümsedim çünkü Oyunbaz'dan önce okuduğum kitap oydu. Daha sonra kurgu ilerledikçe Tristan and Isolde'un adını duyduğumda filmde muhteşem bir performans sergileyen James Franco aklıma geldi.

Uzun lafın kısası, ben daha konuşursam burada bir dolu spoiler yersiniz. Çok sevdim, hayran kaldım. Acayip bir şeydi. Bugün dersanede kurguyu anlattım, millet "Oha yok artık." gibi tepkiler verdi, gerisini siz düşünün.

Kitap adeta 48li Monami pastel boya seti kadar havalı, 10 üstünden 11, kitap puanlamasını bir öğretmen edasıyla yapan ben için sınıf atlama notu dfjld. Sipariş listemin en en tepesine Psikiyatrsit ve Şizofren kitaplarını da ekledim.

Oyunbaz, sizi izleyen bir bulut. Ama bunu başlarda hiç mi hiç hissettirmeden gizlice işlerini yürütüyor.

Kitap için seçtiğim iki şarkı var, karar veremedim. Madem öyle ikisini de atıyorum. Bol bol da alıntı bırakıyorum, bir dahaki yoruma kadar hoşçakalın :D

 "Siz hiçbir zaman karanlığa bakmadınız, yani gerçek anlamda bakmadınız. Orada bütün siyahların iç içe geçtikleri sanılır ama insan oraya ne kadar uzun bakarsa içinde o kadar çok şey görür."

İnsan ruhu gizli dehlizlerde yaşar, kırılırsa da bu sessiz sedasız olurdu. Kırıklar, ancak iş işten geçtikten sonra gözle görülebilirdi. Jan bu nedenle her şeye hazırlıklı olması gerektiğini biliyordu.

Jan, Stark'a her hasta sokaklarda kollarını açarak konuşmaz, İncil'den bölümler okumaz demişti. Ruhunu saran çılgınca çaresizlik içinde, işte kanıtı, diye düşündü. Bazıları da Richard Wagner'den alıntı yapıyor.

Marenburg dalgın bir ifadeyle, "İnsan bunları dinledikçe büyük aşk kavramını sorgulamaya başlıyor," dedi. Kafamızın içinde yarattığımız ideal kişinin özlemiyle mi yaşarız, yoksa bir insanı kendi gerçekleriyle olduğu gibi kabul edebilir miyiz? Yani her şeyiyle demek istiyorum."
"Bunu bana sorma Rudi. Bir erkeğiz. Bunu asla anlayamayacağız."

Kitaba puanım: A++






6 yorum:

  1. Eleştirini okuduktan sonra kesinlikle almalıyım dedim. Kapağı benim hoşuma gitti. Alacaklar listeme ekledim bile. Çok içten bir yorum olmuş. Keyifle okudum. Bir sonraki kitap yorumunu merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni kitap yorumu yolda :D Oyunbaz'ı okuyun sonra bol bol kaynatalım :D

      Sil
  2. Bu yorumdan sonra Oyunbaz alınmaz mı hiç, hemen listeme ekledim. :3

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Wulf Dorn'un tüm kitaplarını büyük bir merak ile okudum. En başları biraz sıkıcı olsa da en son o sıkıcılığı unutturuyor vd ben iyiki okumuşum diyorsunuz. Kelime haznenize o kadar da kelime katmayan kitapları daha çok hayal dünyanızı geliştiriyor. Bu yaratıcı kitapta da müthiş demekten kendinizi alıkoyamayacaksınız.

    YanıtlaSil